O akşam telefonu çaldığında, sesinden biraz gergin olduğunu anlamıştım. Kuşadası’nda ilk kez tatil yapıyordun ve her şeyden biraz çekiniyordun. “Otele gelmen mümkün mü?” diye sorduğunda, ses tonundaki kararsızlık beni gülümsetmişti. “Elbette,” dedim. “Melike’yim. Kuşadası escort arıyorsan, doğru kişiyi buldun.”

Adresini verdin. Kaldığın yer, DoubleTree by Hilton’du. Kaliteli bir zevkin olduğunu daha ilk saniyeden anlamıştım. Aynaya son bir kez baktım. Tenimde hafif vanilya kokusu, kırmızı ipek bir elbise, zarif topuklu ayakkabılar… Sade ama kışkırtıcı. Senin gibi tereddüt eden biri için fazla gelmemeliydi ama eksik de olmamalıydı.

Kapıyı açtığında göz göze geldik. Yüzün kızarmıştı ama gülümsüyordun. Benimle konuşmaya çalışırken sesin biraz titriyordu. İçeri adım attım ve sana yaklaştım. Elini tutmadan önce “Rahat ol, buradayım artık,” dedim.

Sen kanepeye otururken, ben minibarın başında iki içki hazırladım. Kadehleri tokuşturduğumuzda parmak uçların bana hafifçe değdi. İlk teması sen başlatmadın ama beden dilinle çoktan beni davet etmiştin. Yanına oturdum. Bacak bacak üstüne atmıştım, dizim seninkine değdiğinde kıpırdandın.

Bir geceye sığan, unutulması zor bir temas…

Ben sessizliği seviyorum. Bazen bir kelime bile fazla gelir. O yüzden çok konuşmadım. Gözlerinin içine baktım. Elimi dizine koydum. Hafifçe okşadım. Nefesin değiştiğinde ellerim boynuna doğru yükseldi. Cildin sıcaktı, ben ise sabırlıydım. Çünkü şehvet, aceleyle değil, incelikle büyür.

Yavaşça gömleğinin düğmelerini açarken gözlerini hiç kaçırmadım. Tenine dudaklarımı değdirdiğimde çıkardığın ilk ses, beni daha da cesaretlendirdi. Otel odasında ışıkları kısmadan ilerledik. Çünkü bu gece utanılacak hiçbir şey yoktu. Aradığın sıcaklık, belki de ilk defa seni utandırmadan sarıyordu.

Sana kendimi Melike olarak tanıttım ama sadece bir isimden ibaret değildim. O anlarda ben, senin bedeninle uyumlanmış bir dokunuştum. Kuşadası escort olarak adlandırıldığımda kulağa sıradan gelebilirim. Ama seni bir gecede hafızasına kazıyan şey; işim değil, seni nasıl hissettirdiğimdi.

Gece boyunca sana zaman kavramını unutturdum. Her dokunuşum yeni bir keşifti. Vücudunla konuşmayı seçtim; kelimelerle değil. Ve sen, ilk dakikalardaki tedirginliğinden eser kalmadan teslim oldun bana.

Sabahın ilk ışıkları perdenin kenarından süzülürken hâlâ yanımdaydın. Gözlerini açtığında gülümsedin. “Bunu sadece bir hizmet olarak görmemeliyim, değil mi?” diye sordun. Cevap vermedim. Çünkü cevabı bedenin çoktan biliyordu.

Ben Melike’yim. Kuşadası’nda eve gelen ama gittikten sonra unutulmayan kadın. Şehvetin seninle buluştuğu o geceyi belki başka kimse bilmeyecek, ama sen hep hatırlayacaksın.